8. Balkan İletişim Ağı Konferansı | Edirne Bildirisi (TASLAK)

balkandeklarasyonia

1. T.C. Dışişleri Bakanlığı Stratejik Araştırmalar Merkezi (SAM) girişimiyle 2005 yılında Ankara’da düzenlenen Kurucu Konferans’ta 11 Balkan ülkesinden 23 düşünce kuruluşunun katılımıyla oluşturulan Balkan İletişim Ağı (BİA) 8. Yıllık Konferansı TASAM koordinasyonunda ve T.C. Dışişleri Bakanlığı Edirne Temsilciliği katılımı ile “Balkanlar’da Ekonomi ve Güvenlik Entegrasyonu: Fırsatlar ve Tehditler” ana teması altında 7 Kasım 2014 tarihinde Edirne’de gerçekleştirilmiştir.

 
2. Toplantının alt temaları; “Tarihî ve Stratejik Arka Plan Üzerinde Yeni Gelişmelerin Değerlendirilmesi”, “Güvenlik Kavramının İçerik Değiştirmesi ve Kazandığı Yeni Boyutlar”, “Ekonomik ve Kültürel Faaliyetlerin Güvenlik Açısından Önemi”, “Avrupa Birliği Süreçleri ve Balkanlar’ın Geleceği”, “Balkanlar açısından NATO’nun Önemi”, “Transatlantik ve Transpasifik Ekonomik İşbirliği ve Yatırım Ortaklıklarının Önemi”, “Teknoloji Paylaşımı, Akademik ve Kültürel İşbirliği”, “Sektörel, Finansal ve Stratejik Derinleşme”, “Diplomasi, Kültür, Turizm, Sanayi, Enerji, Savunma ve Güvenlik, Bankacılık Alanlarında İşbirliği” ve “Sosyal, Ekonomik ve Politik Gelişmeler” başlıkları altında ele alınmıştır.
 
3. Açılış konuşmasında BİA Koordinatörü Büyükelçi (E) Murat Bilhan ve TASAM Başkanı Süleyman Şensoy, Balkan İletişim Ağı ve geçmişine dair detaylı bilgi vermişlerdir. Konferans’ta; BİA’nın Balkanlar’da değişen siyasi, ekonomik ve kültürel şartlara göre yeniden yapılandırılması, daha yaygın işlevsel hâle getirilmesi ve bilgi havuzunun oluşturulması konuları tartışılmıştır. Balkan Araştırmaları Enstitüsü’ne ev sahipliği yapan Trakya Üniversitesi ile işbirliği imkânlarının araştırılması ve bir “ağ merkezi” olarak sağlayabileceği imkânlardan yararlanılması değerlendirilmiştir. Katılımcı kuruluş temsilcileri ile yapılan görüşmelerde, kendi ülkelerindeki ve temasta oldukları başka ülkelerdeki stratejik düşünce ve araştırma kurumlarının listesini BİA sekretaryasına göndermeleri talep ve kabul edilmiştir.
 
4. Konferans’ta; Balkanlar’daki tarihî geçmiş de dikkate alınarak ortaya çıkan yeni ekonomik, güvenlik ve işbirliği gereksinimleri tartışılmıştır.  İlgili tespit ve öneriler genel hatları ile bu raporda özetlenmektedir.
 
5. Balkanlar’da güvenlik ve işbirliği, önce Balkan ülkelerinin kendi aralarındaki işbirliğinden geçmektedir. Bu durum, Balkan ülkelerinin NATO, AB vb. kurumlarla ilişkisini ve işbirliğini olumlu yönde etkileyecektir.
 
6. Yakın geçmişte Balkanlar’da çatışmalara ve trajik olaylara yol açan (mikro milliyetçilik, ekonomik sıkıntılar, azınlık hakları, parçalanma ve bölünme gibi) çeşitli unsurların etkilerinin bugün bile tamamen ortadan kalkmadığı dikkate alınarak, tehlikenin önlenmesi için Balkan ülkeleri arasında her alanda yoğun işbirliğine gidilmesi ve tüm Balkan ülkelerinin AB ile NATO’ya üye olmaları son derece önemlidir.
 
7. Hükümetler ile karar vericilerin elini güçlendiren bir oluşum olarak ikinci kulvar diplomasisi yapan BİA, yakınlaşma konularını işlemeli ve çatışmaların çözümüne yardımcı olmalıdır. İlgili mekanizmaların birbirinden haberdar olması için kurumsal görüşlerin tespiti ile ortak çalışmalarda birlikte yer alınabilir.
 
8. Makale çalışmaları bir havuzda toplanarak BİA sitesinde yayımlanmalıdır. Arşiv niteliğindeki makale vb. çalışmalar düşünce kuruluşlarının strateji, plan ve öngörülerine kolayca ulaşılabilmesini sağlayacaktır.
 
9. Düşünce kuruluşlarının bölgesel olarak değil de kendi çevrelerinde başarılı olduğu gözlenmektedir. Oysa bir çevreye değil Bölge’ye hitap edilmeli ve başarı da bölgesel olmalıdır.
 
10. AB’nin içinde bulunduğu kriz, Bölge’deki düşünce kuruluşlarının da sıkıntıya düşmesine yol açmıştır. BİA’nın etknliği ile işbirliği ve entegrasyon konusunda başarılı olunabilir. Ekonomik ve finansal çerçevede reel adımlarla hem güvenlik hem de kriz ortamının üstesinden gelinecektir. Bu anlamda yardımlaşma ile geliştirilebilir bir ortam yaratmak için BİA önemli bir rol üstlenecektir.
 
11. Dünya konjonktürü değiştikçe önemli güçler yüzlerini Bölge’ye çevirmektedir. Batı ve Doğu Balkanlar (Bulgaristan, Yunanistan ve Romanya da dâhil edilerek) kendilerini çıkar gruplarından korumak üzere birlik olmalı ve birlikte hareket etmelidir. Ancak bu şekilde seslerini duyurabilirler.
 
12. “Balkanlı” kimliği ön plana çıkarılmalı ancak toplumun kendini nasıl tanımladığı da dikkate alınmalıdır. Siyasi ikincil entegrasyon oluşturulmalı; AB süreci göz ardı edilmeden “Balkanlı” gibi bir siyasi kimlik, siyasi birliktelik sağlanmalıdır. Bu kimlik ve birlik vizyonu, AB’ye, ABD’ye ve Rusya’ya karşı söz söyleme ve sözünü dinletme ağırlığı katabilir.
 
13. Özellikle Balkanlar’daki iki büyük devlet olan Sırbistan ve Türkiye arasında işbirliği desteklenmelidir. AB sürecinde her iki ülke de diğeri ile arasındaki bağı koparmamalıdır. Uzun dönemli siyasi ve ekonomik stratejilerin planlanması gerekmektedir. Bölge’deki problemlerin engellenmesinde, hafifletilmesinde veya önlenmesinde AB şemsiyesi altında olunması önemlidir. Mevcut kriz, Balkan ülkelerinin AB’ye girme çabalarını da etkilemektedir. AB daha fazla yük istememekte ve süreçler uzamaktadır.
 
14. Ulusalcılık gerçek bir sorun veya bariyer değildir. Önemli olan, entegrasyon ve şeffaflık sürecidir. Siyasi değişim ve dönüşümden önce toplumsal değişim ve dönüşüm gelir. Toplumun zihninde yaratılacak değişim önemlidir. AB, ulusalcılık ve milliyetçilik söylemlerinin gelişmesini kesinlikle istemediği gibi bu düşünceyi Bölge’de bitirmeyi hedeflemektedir.
 
15. Bölgesel işbirliği, Bölge için olduğu kadar AB için de önemlidir. Bu gelişim AB entegrasyon sürecini açacak ve hızlandıracaktır. Bölge’nin AB üzerindeki yükünü de hafifletecektir.
 
16. Bölge’deki çoğu ülkede iç ve dış politikaya etki etmek için inisiyatif alıp faaliyete geçen kurumların kısa sürede ciddi başarı elde etmesi mümkün olamamaktadır. Birçok ülkede STK anlayışı gelişmediği için yeni oluşturulan bu tür organizasyonların da desteklenmesi gerekmektedir.
 
17. Türkiye’de oldukça fazla olan Balkan ülkelerinin diasporaları kendi ülkeleri için yatırım ve faydalı işler yapmaya teşvik edilmelidir. Kendi istekleri ile yapacakları yardım ve desteklerin yanı sıra ekonomik ilişkilerde diasporaların gündeme gelmesi de çok önemlidir.
 
18. Türkiye ve diğer Balkanlı/Avrupalı devletler ile yabancı yatırımlar konusundaki potansiyel araştırılmalı, elde edilecek veriler neticesinde yatırım alanları tespit edilerek nicelikten çok niteliksel anlamda güzel işler ve yatırımlar hayata geçirilmelidir.
 
19.  AB sürecini devam ettiren de, olumlu-olumsuz etkileyecek olan da Kosova’dır. Bu bağlamda Sırpların Kosova içerisinde tutulması AB için de Sırpların politikaları için de oldukça önemlidir. Karadağ ayrıldığında Sırpların rahatsız olduğu algısının da düzeltilmesi lazımdır, zira Sırbistan bundan memnuniyet duymuş ve dönemin Sırp yöneticisi Boris Tadic, bağımsız olan Karadağ’ı ziyaret etmiştir.
 
20. Bölge’de eğitim konusunda da sıkıntılar mevcuttur. Özellikle Yunanistan ve Bulgaristan’da gençler Türk düşmanı olarak yetiştirilmektedir. Ders kitaplarındaki yanlış tarih anlatıcılığı henüz bitmiş değildir. Bu alanda çözümler üretilmeli; eğitim müşavirlikleri, eğitim ataşelikleri açılmalı, eğitim komisyonları kurulmalı, ders kitapları ya da tarih yazımı birlikte ve konsensüs sağlanarak yapılmalıdır.
 
21. NATO’nun Balkanlar’daki güvenlik etkinliği, “bir saldırı veya bir saldırı tehdidine karşı üyelerini savunmaya ve bu amaçla, bir üyesine yapılacak saldırının tüm üyelerine yapılmış varsayılacağı” ilkesi çerçevesi Bölge’de yanılsama yapmaktadır. NATO Bölge’yi, bizi koruyamaz, kanaati güçlüdür.  Bu nedenle Bölge ülkeleri kendi iç dinamiklerini harekete geçirecek mekanizmalar geliştirmelidir.
 
22. Balkanlar’daki NATO ve AB etkisi ile etkinliği elbette önemlidir ancak asıl olan bölgesel iç dinamiklerde enerji - güvenlik - ekonomi birlikteliğinin sağlanmasıdır. Bu birliktelik ve mekanizma sağlanırsa bu ülkeler kendi güvenliklerini, sadece uluslararası topluma yahut uluslararası kuruluşlara bağlı ve bağımlı olarak sürdürmek durumunda kalmazlar. Güvenlik dışa bağımlı olarak gerçekleşemez.
 
23. Güvenlik tüketen değil, güvenlik üreten ülke olmak çok önemlidir. Coğrafi konumunun avantajı ile potansiyelini kullanan Türkiye, “güvenlik üreten” bir ülkedir. Balkan ülkeleri ise güvenliği dışarıdan almaktadır. Dışa bağımlı güvenlik kısa ömürlüdür, önemli olan ulusal ve uluslararası güvenliğin içeride sağlanmasıdır. Ancak bu da ideal iç güvenliğin sağlanması için yetmez, güvenliği birlikte üretmek şarttır.
 

7 Kasım 2014, Edirne
 
Bildiri'yi indirmek için tıklayın